Kocaman bir köpek ama yüreği ondan da büyük… Saint Bernard’ı bir kez görenin aklında hep o yumuşacık bakışları ve dev cüssesi kalır. Çocukken izlediğimiz çizgi film ve filmlerden onları özellikle boyunlarında taşıdıkları içki fıçısından hatırlıyoruz. Çocuklarla arası mükemmel, insanlara karşı inanılmaz nazik. Bu yazıda Saint Bernard ırkını yakından tanıyacağız: nereden geliyor, nasıl bir karakteri var, bakımı zor mu, apartmanda yaşayabilir mi? Tüm bu soruların cevabını birlikte keşfederek ihtiyacınız olabilecek ürün önerilerinde bulunacağız.
Menşei: İsviçre
Boy: Erkek: 70–90 cm, Dişi: 65–80 cm
Kilo: Erkek: 64–82 kg, Dişi: 54–64 kg
Yaşam Süresi: 8–10 yıl
Karakter: Nazik, sabırlı, sevecen
Fiziksel Özellikler: Geniş kafa, sarkık dudaklar, kalın çift katmanlı kürk
Saint Bernard denince akla sadece kocaman, tüylü ve sevecen bir köpek gelmesin; bu dev dostlarımızın kökeni Alplerin zorlu yollarında hayat kurtarmaya dayanıyor. İsviçre Alplerindeki Büyük Saint Bernard Geçidi’nde 1050’lerde bir dağ kliniği kuran keşişler, bu ırkı yolunu kaybeden ya da kar altında mahsur kalan yolcuları kurtarmak için yetiştirmiş. O dönemlerde Alp Mastiffi diye biliniyorlarmış ve keşiş Bernard of Menthon’un himayesinde görev yapıyorlarmış.
Özellikle 18. yüzyılda, Saint Bernard’lar “Beyaz Ölüm” olarak bilinen tehlikeli kar geçitlerinde kaybolanları bulmakla görevliymiş. Bu dönemin yıldızı ise hiç şüphesiz Barry adında bir Saint Bernard. 1800-1814 arasında en az 40 insanı ölümden kurtaran bu kahraman, öylesine ünlenmiş ki adı "Barryhund" olarak anılmaya başlamış.
Bu köpeklerin koku alma duyusu o kadar güçlüymüş ki, çığ altında kalanları burunlarıyla tespit edebiliyorlarmış. Doğal yetenekleri sayesinde hem keşişlerin hem de yolcuların en büyük yardımcısı olmuşlar. Bugün bile bu özellikleriyle anılan Saint Bernard’lar, gerçek birer efsane.
Gelelim boyunlarındaki içki fıçısına… Saint Bernard deyince hepimizin gözünde o boynundaki küçük fıçı canlanıyor ya, işte o tamamen bir hayal ürünüymüş. 1820’de ressam Edwin Landseer’ın yaptığı bir tabloda bu detay yer alınca halkın aklına kazınmış. Ama gerçek hayatta keşişler, köpeklerin boynuna brendi fıçısı takmamış.
1816-1818 arasındaki çetin kışlar ve çığlar, Saint Bernard popülasyonuna ciddi zarar vermiş. Bu yüzden keşişler 1850’lerde Newfoundland ve muhtemelen Bloodhound ırklarıyla Saint Bernard’ları çiftleştirerek ırkı kurtarmış. Böylece uzun tüylü versiyonlar ortaya çıkmış ama kar yüzünden tüyler donup köpekleri yavaşlattığı için kısa tüylü olanlar da korunmuş.
Zamanla bu dev yürekli kurtarıcıların ünü ülke sınırlarını aşmış. 1884’te İsviçre’de Saint Bernard Kulübü kurulmuş, 1888’de ise resmi ırk standardı belirlenmiş. En iyi köpek filmlerinden biri olan Beethoven filminin de yıldızı bir Saint Bernard'dır. Bugün Saint Bernard, sadece İsviçre’nin değil, ülkemizde dahil tüm dünyanın tanıdığı, sevdiği ve saygı duyduğu bir köpek ırkı haline gelmiş.
Saint Bernard gerçekten de dev kategoride yer alıyor. Yetişkin erkeklerin omuz yüksekliği 70-90 cm arasında değişirken, dişilerde bu ölçü 65-80 cm arasında. Ağırlıkları ise erkeklerde 64-82 kg, dişilerde ise 54-64 kg civarında oluyor. Kısacası, bu köpekler gerçekten kocaman.
Saint Bernard’lar iri kemikli, kaslı ve geniş yapılı bir gövdeye sahip. Kafatasları büyük, göğüsleri derin, bacakları kalın ve dayanıklıdır; bu dağlık bölgelerde rahatça yürüyebilmeleri için önemli. Kalın ve güçlü boyun yapısı, genellikle altında bir miktar gevşek deri yani gıdık barındırır.
Saint Bernard’ın yüzü ona o meşhur “hüzünlü ama sevgi dolu” bakışı verir. Büyük kafası, hafif sarkık göz kapakları ve iri gözleri bu ifadeyi tamamlar. Sevimli ama ciddi görünüşü, onu gören herkesin içini ısıtan bir karaktere dönüştürür.
Bu ırkta iki farklı tüy tipi görülür: kısa ve düz tüylü olanlar ile uzun ve hafif dalgalı tüylü olanlar. Her iki varyasyon da çift katmanlı, kalın bir kürke sahiptir. Soğuk hava koşullarına dayanıklı olan bu tüy yapısı, onları kış aylarında tam bir kar savaşçısına çevirir.
Genellikle beyaz zemin üzerine kızıl, kahverengi ya da kestane rengi lekeler taşırlar. Sırt kısmında geniş, kahverengimsi bir “manto” rengi tercih edilir. Göğüs, patiler, boyun altı ve kuyruk ucunda ise genellikle beyazlık hakimdir.
Saint Bernard’ların yüzlerinde koyu renkli, simetrik maskeler olabilir. Brindle yani çizgili tonlar veya sarımsı renkler daha nadir görülür. Göz renkleri ise açık kahverengiden koyu kahverengiye kadar değişebilir. Göz kapakları ise çok sarkık değildir; sadece hafifçe göz akı görünecek kadar gevşek olur.
Bu ırkın kafası hem büyük hem de güçlüdür. Yanaklarında ve dudaklarında gevşek deri bulunduğundan sarkık bir ağız yapısına sahiptir – bu da bolca salya anlamına gelir. Kulakları orta büyüklükte, üçgen şekilli ve sarkık durur. Kalın ve tüylü kuyruğu ise genellikle aşağıda durur ama heyecanlandığında hafif yukarı kalkar.
Saint Bernard, köpek dünyasının gerçek anlamda “nazik devi” olarak tanınıyor. Sakin, sabırlı ve yumuşak başlı yapısıyla tam bir aile köpeği. Özellikle çocuklarla olan ilişkisi oldukça güçlü; tabii çocuklar da ona karşı anlayışlı olursa.
Çocuklara karşı son derece toleranslı olan Saint Bernard’lar, sabırlı halleri sayesinde geçmişte “dadı köpek” lakabını bile almış. Sıkıntı yaratmadan çocukların yanında vakit geçirebilir, onlara koca gövdesiyle güven hissi verir. Yeter ki çocuklar da onun sınırlarına saygı göstersin.
Bu dev dostlarımız sahiplerine çok bağlıdır. Korumacı olmaktan çok, sarılmayı, yanında olmayı, başını dayayarak sevilmeyi sever. Ev içinde sessizce yanınıza gelip başını dizinize koyabilir; ona göstereceğiniz ilgiyi hiç karşılıksız bırakmaz. Küçükken size kucağınızda uyuyan bir melek gibi gelseler de, ileride 70 kiloyu aşan bir Saint Bernard’ın göğsünüze yatması pek de sevimli olmayabilir.
Saint Bernard’ın koruyuculuk içgüdüsü var ama abartılı değil. Yani bir Belçika Kurdu kadar alan kollamaz ama yabancı biri geldiğinde havlayarak “buradayım” demeyi bilir. Zaten koca cüssesi ve kalın sesi birçok davetsiz misafir için yeterince caydırıcı olur.
Genel olarak sessizdir, boş yere havlamaz. Evde sakin sakin takılır, yatar, bazen sizi izler. Ama canı sıkıldığında veya şüpheli bir şey hissettiğinde uyarı amaçlı birkaç kez havlayabilir. Gürültücü olmayan sessiz bir köpek arıyorsanız Saint Bernard tam size göredir. Yavruyken biraz tembel görünseler de, 6. aydan itibaren enerjik ve sınırları test etmeyi seven bir yapıya bürünürler. 3 yaşına kadar hâlâ 'büyümemiş' sayılırlar; oyun oynamayı, her şeye burnunu sokmayı ve sizi zorlamayı çok severler.
Saint Bernard’lar eskiden kar altındaki insanları aramak için yerleri koklayarak çalıştıkları için, bazen bahçede toprağı kazma içgüdüsü gösterebilir. Bu davranış onları tanıyanlar için ilginçtir ama uzun süre yalnız bırakıldığında kontrolden çıkabilir. Dikkatli olmakta fayda var.
Bu ırk, insanlardan uzak kaldığında çok mutsuz olur. Sahipleri işe gidince veya ev boş kaldığında üzülür, hatta stresten kapıları tırmalayabilir ya da eşyaları kemirebilir. Mümkünse onunla birlikte vakit geçirilmeli, aile ortamının tam parçası olmasına izin verilmelidir. Bu nedenle yalnız yaşayan ve çalışan insanlar için pek uyumlu değildirler.
Saint Bernard akıllı ve istekli bir köpektir, ama bu işin sırrı erken yaşta eğitime başlamaktan geçer. 6-7 aylık bir yavru bile yetişkin bir köpek kadar ağır olabileceği için küçükken öğretilmeyen şeyler ileride büyük zorluklara yol açabilir. Özellikle temel komutlar, tuvalet alışkanlığı ve tasma eğitimi, genç yaşta kazandırılmalıdır. Yavruyken izin verdiğiniz bir davranış, ileride dev bir bedende başınıza iş açabilir. Bunu erken yaşta düşünmek şart.
İyi bir karakter gelişimi için yavruluk döneminde farklı insanlara, ortamlara, seslere ve hayvanlara alıştırılması şart. Erken sosyalleşme sayesinde Saint Bernard daha özgüvenli ve uyumlu bir köpek olur. Veteriner ziyaretlerinden kalabalık ortamlara kadar birçok durumda sakin kalmasını sağlar.
Saint Bernard’lar zeki ve öğrenmeyi seven köpeklerdir; sahibini mutlu etmeye çalışırlar. Ancak bu duyarlılıkları nedeniyle sert disiplin yöntemleri ters tepebilir. En iyi sonuçlar, ödül mamaları, övgü ve sevgiyle yapılan pozitif pekiştirme yöntemiyle alınır. Eğitim sürecini kısa ve eğlenceli tutarsanız çok daha kolay yol alırsınız.
Bu dev köpekler heyecanlandığında üstünüze atlayabilir veya patilerini kullanarak selam vermeye kalkabilir. Küçükken “otur” gibi komutlarla bu alışkanlık önlenmelidir. Mutfak tezgâhına ulaşma, sofradan yiyecek aşırma gibi davranışlar için de erken disiplin eğitimi önemlidir. Tasma eğitimi de, araba ya da köpek kovalamayı engellemek için şarttır.
Her ne kadar çeviklik parkurlarında pek hızlı olmasa da, Saint Bernard’ın zekâsı ve geçmişi ona farklı alanlarda avantaj sağlar. İtaat yarışmaları, iz sürme, arama-kurtarma gibi görevlerde başarılı olabilirler. Ayrıca güçlü yapıları sayesinde uygun ekipmanla yük veya kızak çekme etkinliklerinde de kullanılabilirler.
Saint Bernard’lar aşırı enerjik köpekler değildir; genel olarak sakin ve tembel yapılıdırlar. Yetişkin bir Saint Bernard çoğu zaman evde uzanıp dinlenmeyi tercih eder ama bu onun egzersize ihtiyacı olmadığı anlamına gelmez. Özellikle gençlik dönemlerinde daha aktif ve oyuncu olabilirler; yaşlandıkça daha durağan bir yaşam tarzı benimserler.
Bu ırk için günde en az 30 dakikalık tempolu bir yürüyüş veya oyun zamanı idealdir. Bu süre hem kondisyonlarını korumaya hem de zihinsel açıdan mutlu kalmalarına yardımcı olur. Uzun koşulara ihtiyaç duymazlar ama orman yürüyüşleri ya da serin havalarda doğa gezileri onların keyifle katıldığı etkinliklerdendir.
Saint Bernard’lar için yüksek tempolu, zıplamalı oyunlardan çok daha sakin aktiviteler uygundur. Bahçede yavaş tempolu oyunlar, kısa mesafeli koşular, suya girip çıkmalar ya da karda yuvarlanmak gibi basit egzersizlerden hoşlanırlar. Aşırı sıcakta egzersiz yaptırılmamalı; büyük vücutları ısıya karşı duyarlıdır. Ayrıca büyüme dönemindeki yavrularda eklem sağlığı için zıplama gibi hareketlerden kaçınılmalıdır.
Sadece vücutlarını değil, zihinlerini de çalıştırmak gerekir. Zeki olan bu ırk, koku oyunları, itaat komutları ya da basit numaralarla meşgul edildiğinde mutlu olur. Bu tür zihinsel uyarılar, sıkılmalarını önler ve enerjilerini yapıcı bir şekilde kullanmalarına yardımcı olur.
Eğer yeterli egzersiz yapılmazsa Saint Bernard kilo alabilir, daha da tembelleşebilir ve zamanla mutsuz bir hale gelebilir. Canı sıkılan bir Saint Bernard eşyaları kemirebilir ya da depresif bir ruh haline girebilir. Bu yüzden düzenli yürüyüş rutini şart. Eğer bir bahçeniz varsa onu sık sık dışarı çıkarıp özgürce dolaşmasına izin vermelisiniz.
Yorulduklarında gölge bir yere çekilip keyifle uzanmayı severler. Ne kadar dev olsalar da ne zaman durmaları gerektiğini içgüdüsel olarak bilirler. Siz yeter ki ona düzenli, güvenli ve uygun tempolu bir hareket imkânı sunun gerisini o zaten halleder.
Saint Bernard gibi büyük ve gösterişli bir köpek beslemek sadece sevgiyle değil, bilinçli bir bakımla mümkündür. Tüy dökümünden salya kontrolüne, beslenmeden günlük hijyenine kadar bu ırkın bazı özel ihtiyaçları vardır. Onun sağlıklı, mutlu ve konforlu bir yaşam sürebilmesi için bakım rutinlerini aksatmamak büyük önem taşır.
Saint Bernard yıl boyunca orta düzeyde tüy döker, ancak ilkbahar ve sonbaharda dökülme ciddi şekilde artar. Bu nedenle haftada 1-2 kez yapılan fırçalama, mevsim geçişlerinde her gün yapılacak şekilde artırılmalıdır. Özellikle uzun tüylü bireylerde tarak ve fırça kullanımı şarttır; tüylerin dolaşmaması için düzenli tarama gerekir.
Kısa tüylüler biraz daha kolay bakım ister ama her iki tipin de düzenli fırçalanmaya ihtiyacı vardır. Çift katmanlı kalın kürkü nedeniyle sık banyo önerilmez; yılda 1-2 defa ya da ihtiyaç halinde yıkanması yeterlidir. Fazla banyo yapmak, cildin doğal yağ dengesini bozabilir.
Banyo sonrası özellikle tüylerin ve kulakların iyice kurutulması gerekir. Nemli kulaklar enfeksiyon riskini artırabilir, bu yüzden kurutma işlemi aksatılmamalıdır. Düzenli bakım rutini Saint Bernard’ın hem görünümünü hem sağlığını korur.
Saint Bernard salya akıtmasıyla ünlü bir ırktır. Büyük ve sarkık dudak yapısı yüzünden yemek yerken, su içerken ya da heyecanlandığında bol miktarda salya akıtabilir. Sabah uyandığınızda dudak kenarında birikmiş salya görmek ya da sallandığında etrafa saçılan damlalar bu ırk için normaldir.
Ev halkı bu duruma hazırlıklı olmalıdır; evde sürekli bir bez ya da peçete bulundurmak neredeyse zorunludur. Özellikle yemeklerden sonra ağız kenarlarının silinmesi, hem hijyen açısından hem de cilt irritasyonunu önlemek adına önemlidir. Su ve mama kabının altına köpek mama kabı matı veya amerikan servisi koymak, yerleri korumak için harika bir çözüm olabilir. Titiz kişiler için bu durum göz önünde bulundurulmalı.
Salya konusunda anlayışlı olmak, Saint Bernard ile yaşamın bir parçasıdır. Kimi zaman gülümseten ama temizlik açısından ekstra dikkat gerektiren bu durum, onun sevimli karakterinin yanında küçük bir ayrıntıdır.
Dev boyutu nedeniyle Saint Bernard’ın beslenme düzeni oldukça önemlidir. Büyüme çağındaki yavrular (18-24 aya kadar), büyük/çok büyük ırklar için özel formüle edilmiş yavru köpek mamaları beslenmelidir. Bu mamalar, kemik ve eklem sağlığı için gerekli kalsiyum-fosfor oranına sahiptir.
Yetişkinliğe geçişte mama kademeli olarak değiştirilmelidir. Günlük mama miktarı oldukça fazladır, bu yüzden ölçülü besleme şarttır. Aşırı kilo alımını önlemek için mama ambalajındaki tabloya ve veterinerin önerilerine göre porsiyonlar ayarlanmalıdır.
Tek seferde fazla mama verilmemelidir; iki öğüne bölmek mide sağlığı için daha uygundur. Çünkü Saint Bernard’lar mide dönmesi (GDV) riski taşır. Bu yüzden yemek sonrası en az bir saat dinlenmeli ve yemekten hemen önce ya da sonra egzersiz yapılmamalıdır.
Mide dönmesi belirtileri arasında karın şişliği, halsizlik, kusamama sayılabilir; böyle bir durumda vakit kaybetmeden veterinere gidilmelidir. Önleyici amaçla bazı veterinerler mideyi karın duvarına sabitleyen bir operasyon (gastropeksi) de önerebilir.
Kulaklar büyük ve sarkık olduğundan hava akışı azdır, bu da enfeksiyon riskini artırır. Her 2-3 haftada bir, veterinerin önereceği bir solüsyonla kulaklar nazikçe temizlenmelidir. Kulak temizliği için Proone markasının köpekler için kulak losyonunu kullanabilirsiniz. Ayrıca göz çevresindeki çapaklar ıslak pamukla silinmeli, tırnaklar düzenli kesilmeli ve diş temizliği ihmal edilmemelidir.
Bu temel bakım rutinleri sayesinde Saint Bernard hem sağlıklı kalır hem de konforlu bir yaşam sürer. Büyük bir ırk olduğu için küçük dokunuşların bile büyük fark yarattığını unutmayın.
Saint Bernard’ların ortalama yaşam süresi ne yazık ki kısa sayılır; genellikle 8 ila 10 yıl arasında yaşarlar. Bu durum, büyük ırkların genel yapısından kaynaklanır. Doğru bakım, kaliteli beslenme ve düzenli veteriner kontrolleriyle bazı bireyler 10 yılı geçebilse de, bu ırkı sahiplenirken zamanın sınırlı olabileceği göz önünde bulundurulmalıdır.
En yaygın sorunların başında kalça ve dirsek displazisi gelir. Bu rahatsızlıklar, eklemlerin hatalı gelişmesi sonucu yaşlılıkta artrit ve hareket kısıtlılığına yol açar. Bu nedenle üretimde kullanılan köpeklerin mutlaka HD/ED röntgenleri çekilmiş olmalıdır.
Bununla birlikte, osteokondroz gibi kıkırdak gelişim bozuklukları genç Saint Bernard’larda görülebilir. Kıkırdak parçalarının eklem içinde kopması ağrıya ve topallığa neden olur. Panosteitis ise büyüme döneminde ortaya çıkan, geçici ama ağrılı kemik iltihaplarıdır.
Kilo fazlalığı ve zorlu egzersizler ön çapraz bağ (CCL) yırtıklarına yol açabilir. Bu gibi sorunları önlemek için yavrulukta uygun mamayla beslemek, aşırı hızlı büyümeyi engellemek ve ideal kiloyu korumak oldukça önemlidir.
Wobbler sendromu da Saint Bernard’larda görülebilen nörolojik bir sorundur. Boyun omurlarındaki dengesizlikten kaynaklanır ve yürüyüş bozuklukları, tökezleme ya da denge kaybı şeklinde kendini gösterir. Bu belirtiler varsa veteriner değerlendirmesi geciktirilmemelidir.
Saint Bernard’ın en ciddi ve ani gelişebilen sağlık sorunlarından biri mide dönmesi (GDV)dir. Mide gazla şişip kendi etrafında döndüğünde kan akışı bozulur ve dakikalar içinde ölümcül olabilir. Karında şişlik, kusamama veya huzursuzluk görülürse derhal veterinere gidilmelidir.
GDV’ye yatkın oldukları için öğün sonrası dinlenmeleri sağlanmalı, egzersiz yemekten hemen önce ya da sonra yapılmamalıdır. Bazı veterinerler bu riski azaltmak için önleyici mide sabitleme operasyonu (gastropeksi) önerebilir.
Kalp sağlığı da bu ırk için hassas bir konudur. Özellikle Dilate Kardiyomiyopati (DCM) gibi kalp kası zayıflığına yol açan durumlar Saint Bernard’larda görülebilir. Kalp dinleme muayeneleri ve gerekirse ekokardiyografi ile erken tanı konması mümkündür.
Saint Bernard’lar aynı zamanda bazı kanser türlerinde de risk grubundadır. Özellikle osteosarkom (kemik kanseri) ve lenfoma bu ırkta daha sık görülür. Bu tür vakalarda erken teşhis büyük önem taşır; iştahsızlık, topallık veya şişlik gibi belirtiler fark edilirse veteriner muayenesi şarttır.
Göz sağlığı konusunda da dikkatli olunmalıdır. Entropion (kirpiklerin göze batması) ve ektropion (göz kapağının sarkması) sık rastlanan sorunlardır. Bu durumlar hem rahatsızlık verir hem de enfeksiyon riskini artırır; bazı vakalarda cerrahi müdahale gerekebilir.
Bunların yanı sıra Saint Bernard’larda tiroid hormon eksikliği (hipotroidi), kulak enfeksiyonları, cilt alerjileri ve sıcak çarpması gibi ek sorunlara da rastlanabilir. Özellikle yaz aylarında serin yerlerde tutulmaları ve cilt kıvrımlarının temizliği aksatılmamalıdır.
Tüm bu sağlık risklerine rağmen düzenli veteriner kontrolleri, doğru beslenme, uygun egzersiz ve gözlemle Saint Bernard’ların sağlığı korunabilir. Sahipleri bilinçli davrandığında, bu dev dostlar hayat dolu ve kaliteli bir yaşam sürebilirler.
Saint Bernard gibi dev bir köpeğin küçük apartman dairelerinde yaşaması pek kolay değildir. Geniş alanlara ihtiyaç duyan bu ırk, dar bir evde rahat hareket edemez ve zamanla mutsuz olabilir. The Kennel Club’a göre ideal yaşam alanı “büyük bir ev ve büyük bir bahçe” şeklinde tanımlanır.
Yine de bazı şartlar sağlandığında Saint Bernard apartman hayatına uyum sağlayabilir. Öncelikle dairenin oldukça geniş ve ferah olması gerekir; çünkü bu dev dostlarımız evin içinde özgürce dolaşabilmelidir. Eğer evde merdiven varsa, bu onun eklemlerine zarar verebilir; asansörlü bir apartman tercih edilmelidir.
Apartmanda beslenen bir Saint Bernard mutlaka her gün dışarı çıkarılmalıdır. Egzersiz ihtiyaçları orta düzeyde olsa da, günlük yürüyüş ve hareket onların hem fiziksel hem zihinsel sağlığı için şarttır. Parkta koşup oynayabileceği imkanlar sunulmadığında davranış sorunları görülebilir.
Komşular açısından da dikkatli olmak gerekir. Saint Bernard sık havlayan bir köpek değildir ama havladığında sesi oldukça güçlüdür ve apartmanda yankılanabilir. Ayrıca salya ve tüy dökümü ortak alanlarda temizlik hassasiyeti olan kişiler için sorun yaratabilir.
Tüm bu nedenlerle, Saint Bernard sahiplenmeyi düşünenlerin komşularıyla uyumlu bir yaşam sürdürebileceğinden ve ortak alanlarda hijyeni koruyabileceğinden emin olması gerekir. Dışarıya sıkça çıkarma sorumluluğunu da üstlenebileceklerse, apartman hayatı bu ırk için sınırlı da olsa mümkün hale gelir. Bu nedenle İstanbul gibi şehirlerde, küçük apartman dairelerindeki hayat tarzına pek uygun olmadıklarını söyleyebiliriz.
Saint Bernard, geniş bir dairede, iyi planlanmış bir günlük egzersiz rutiniyle ve dikkatli bir yaşam disipliniyle apartman ortamına uyum sağlayabilir. Ama kabul etmek gerekir ki, bahçeli bir ev her zaman bu nazik devin çok daha mutlu olacağı yerdir.
Saint Bernard genel olarak sosyal ve uyumlu bir ırktır. Uygun şekilde sosyalleştirildiğinde diğer köpeklerle barışçıl ilişkiler kurabilir. Parkta ya da yürüyüşte karşılaştığı köpeklere agresif davranma ihtimali düşüktür, ancak yabancı köpeklere karşı başta temkinli yaklaşması doğaldır.
Doğru tanıştırma yapıldığında kısa sürede oyun oynamaya başlayabilirler. Sakin yapısı sayesinde karşısındaki köpek çok enerjik bile olsa sabırlı davranabilir. Özellikle yavruluk döneminde sosyalleştirilen bireyler, ileride çok daha toleranslı hale gelir.
Avcılık içgüdüsü düşük olan bu ırk, kaçan bir kediyi kovalama ya da küçük hayvanlara saldırma eğiliminde değildir. Border Collie ya da Alman Kurdu gibi ırklarla kıyaslandığında, Saint Bernard daha sakin ve az tepki veren bir yapıya sahiptir. Bu da onu farklı hayvanlarla bir arada yaşamak için daha uygun kılar.
Evde bir kediyle büyüyen bir Saint Bernard genellikle ona koruyucu bir şekilde yaklaşır. O kedinin ablası veya abisi olurlar. Küçüklükten itibaren kuş, tavşan veya başka evcil hayvanlarla tanışması, birlikte yaşama sürecini çok daha kolaylaştırır. Erken dönemde farklı türlere alışmak onun sosyal yönünü geliştirir.
Yine de dikkat edilmesi gereken bir nokta var: Saint Bernard oldukça büyük bir köpektir. Oyun sırasında boyutunun farkında olmayabilir ve istemeden küçük bir kediye ya da köpeğe zarar verebilir. Bu nedenle özellikle ilk etkileşimlerde gözetim şarttır.
Saint Bernard’lar sürü köpeği yapısına sahiptir. Evdeki diğer hayvanları da kendi ailesinin bir parçası olarak kabul eder. Bu nedenle yabancı hayvanlara karşı koruyucu tavırlar sergileyebilir; örneğin bahçeye giren bir sokak kedisine ya da kuşa havlayabilir.
Yiyecek ya da oyuncak gibi kaynaklar konusunda genelde paylaşımcıdır. Ancak mama saatlerinde kıskançlık oluşmasını önlemek adına her hayvanı ayrı beslemek iyi bir önlemdir. Bu, hem olası rekabeti engeller hem de beslenme düzenini korur.
Genel olarak Saint Bernard, köpek parklarında ve kalabalık ortamlarda sakin kalabilen bir ırktır. Küçük ve enerjik köpekler etrafında koştursa da onların temposuna kapılmadan izlemeyi tercih eder. Ancak çok baskın bir köpek tarafından rahatsız edilirse kendini savunabilir.
Bu yüzden yeni tanıştığı köpeklerle olan etkileşimlerde sahibi dikkatli olmalı, vücut dilini takip etmelidir. Doğru yönlendirmeyle Saint Bernard, hem evde hem dışarıda diğer hayvanlarla uyum içinde bir yaşam sürebilir.
Saint Bernard gibi dev bir köpeği sahiplenmeden önce evinizin fiziksel koşullarını gözden geçirmeniz gerekir. Küçük apartman dairelerinde veya asansörsüz, çok katlı binalarda yaşaması oldukça zordur. En ideal yaşam alanı geniş bir ev ve güvenli bir bahçedir.
Eğer evde çok fazla merdiven varsa, özellikle yaşlandıkça eklem sorunları yaşayan bir Saint Bernard için bu ciddi bir sorun haline gelebilir. Büyük cüssesiyle merdiven inip çıkmak hem riskli hem de rahatsız edici olacaktır. Tek katlı yaşam alanları her zaman daha uygundur.
Saint Bernard yoğun ilgi ve aileyle birlikte olmayı ister. Uzun saatler yalnız kalmak bu ırk için uygun değildir çünkü ayrılık anksiyetesi geliştirebilir. Her gün onunla ilgilenebilecek, yürüyüşlerini aksatmayacak bir yaşam tarzınız yoksa, Saint Bernard doğru seçim olmayabilir.
Çalışıyorsanız gündüz saatlerinde onu yalnız bırakmak yerine, bir köpek otelinden yardım almak veya öğlen kısa süreli eve uğramak iyi bir çözüm olabilir. Bu köpekler duygusal bağa çok önem verdikleri için yalnızlık onları ruhsal olarak etkiler.
Maddi açıdan da Saint Bernard beslemek sorumluluk gerektirir. Kaliteli büyük ırk mamaları diğer mamalara göre yüksek fiyatlıdır ve dev boyutları nedeniyle mama tüketimleri oldukça yüksektir. Ayrıca büyük yatak, taşıma kafesi, tasma gibi ekipmanlar da ekstra maliyet yaratır.
Veteriner masrafları da kiloya bağlı olarak artabilir. Aşı dozları, ilaçlar, anesteziler, röntgen ve tetkikler büyük ırklarda hem daha karmaşık hem de daha pahalıdır. Bu nedenle uzun vadede bu giderleri karşılayabilecek bir bütçeniz olduğundan emin olmalısınız.
Temizlik konusunda hassassanız Saint Bernard sizi zorlayabilir. Bol tüy dökerler ve bu tüyler koltuklardan halılara kadar her yerde karşınıza çıkar. Aynı zamanda bol salya üretirler; çene altı sürekli ıslak olabilir, duvarlarda veya mobilyalarda salya lekeleri kalabilir.
Günlük olarak tüy toplamak, ağız çevresini silmek, zemini temizlemek gibi işler sizin için dert olmamalı. Titiz ve düzen takıntısı olan kişiler için bu ırk pek uygun olmayabilir. Daha az bakım gerektiren ırklar tercih edilebilir.
Saint Bernard’ların ömrü ortalama 8-10 yıl civarındadır. Bu da demek oluyor ki, vedalaşma zamanı küçük ırklara göre daha erken gelebilir. Özellikle çocuklu aileler için bu duygusal olarak zor olabilir çünkü çocuklar bu dev dostlarına çok bağlanabilir.
Ama bu kısa süre içinde Saint Bernard öyle büyük bir sevgi ve sadakat sunar ki, yaşattığı duygular uzun yıllar unutulmaz. Ona vereceğiniz kaliteli yaşam, kısa da olsa dolu dolu bir dostluk anlamına gelir.
Eğitim konusu bu ırk için hayati önem taşır. Küçükken eğitilmemiş bir Saint Bernard, yetişkinliğinde 80 kiloluk kontrolsüz bir güç haline gelebilir. Zıplayarak oyun oynamak isteyebilir ya da tasmasını çekiştirdiğinde sizi yerinizden oynatabilir.
Bu yüzden sabırlı, tutarlı ve pozitif yöntemlerle erken yaşta eğitim şarttır. Ayrıca fiziksel gücünüzle de bu köpeği gezdirebilecek durumda olmanız gerekir. Yaşlı bireyler için Saint Bernard’ı kontrol altında tutmak oldukça zor olabilir.
İklim koşulları da önemli bir kriterdir. Kalın kürkü nedeniyle sıcak havalara karşı çok hassastır; yazın serin, gölgeli alanlar sağlanmalıdır. Egzersiz saatlerini sabah erken ya da akşam geçe kaydırmak ve gün içinde serin bir iç mekânda tutmak sağlığı için gereklidir.
Aşırı sıcaklarda Saint Bernard için tehlikeli olan “malign hipertermi” gibi durumlar gelişebilir. Bu nedenle yaz aylarında ekstra dikkatli olunmalı, bol su ve serinleme imkânı sunulmalıdır. Kışın ise kar ve soğuk havada olmaktan keyif alırlar.
Evde başka hayvanlarınız varsa Saint Bernard genellikle uyumlu bir arkadaştır. Yine de mevcut evcil hayvanınızın mizacına göre değerlendirme yapmalısınız. Çok baskın ya da saldırgan bir hayvan, Saint Bernard yavrusuna zarar verebilir.
Çocuklarla çok iyi anlaşsa da, etkileşimleri daima gözetim altında tutulmalıdır. Çocuklarınıza köpeğe nasıl davranmaları gerektiği öğretilmeli; üstüne çıkmak, kulak çekmek gibi davranışlar engellenmelidir. Bu sayede ilişki hem güvenli hem de sevgi dolu olur.
Sosyalleşme yönü güçlü olan bu köpek, dışarıda ilgi odağı olacaktır. “Aaa bu içki fıçılı köpek değil mi?” diyenler, fotoğraf isteyenler, çocuğunu yanına getirenler sıkça karşınıza çıkabilir. Bu yüzden Saint Bernard’ınızı erken dönemde farklı ortamlara alıştırmanız önemlidir.
Arabaya binmek, kalabalık yerlere gitmek, farklı sesler ve kokularla tanışmak onun topluma daha kolay uyum sağlamasını sağlar. Ne kadar çeşitli deneyim yaşarsa, o kadar dengeli bir birey olur. Kimi zaman yalnızlıkla baş etmenize, kimi zaman size güvenlik hissi vermeye yardım ederler. Sahiplerini hem duygusal hem fiziksel olarak korurlar.
Nazik, sabırlı ve sevecen yapısıyla tanınır. Kocaman görünmesine rağmen tam bir iyi huylu devdir.
Geniş bir dairede, düzenli yürüyüşlerle ve serin bir ortam sağlanırsa apartman hayatına uyum sağlayabilir.
Yüksek sıcaklıklara karşı hassastır. Yaz aylarında gölge, bol su ve serin bir iç mekân şarttır.
Halk arasında bilinen brendi fıçısı sadece bir efsanedir; gerçekte boynuna böyle bir şey takılmaz.
Bu yaşlarda sabırlı ve tutarlı bir eğitim uygulanmalı, sınırlar net şekilde öğretilmelidir. Sosyalleşme çok önemlidir.
Genellikle koruyuculuktan çok sevecenliğiyle öne çıkar ama tehdit algıladığında alanını sahiplenebilir.
Heidi çizgi filmindeki sevimli köpek bir Saint Bernard’dır.
Evet, oldukça zeki ve öğrenmeye açık bir ırktır. Doğru yöntemlerle eğitim kolayca ilerler.
Çünkü düşük enerjili bir ırktır. Günde birkaç yürüyüş dışında çoğu zamanı uyuyarak geçirmesi gayet normaldir.
Saint Bernard, yanında olduğunuz sürece sizi yarı yolda bırakmayan, sevgiyle dolu bir dost. Tabii onu sahiplenmeden önce iyi düşünmek gerek; büyük bir köpek, büyük bir sorumluluk demek. Ama eğer ona uygun bir hayat sunabilirseniz, karşılığında alacağınız sevgi gerçekten tarif edilemez. Bu dev yürekli dostu ailenize katmak istiyorsanız, hazır olmanız gereken her şeyi artık biliyorsunuz.